Teknolojik cihazlarınızla aranıza mesafe koymakta zorlanıyor musunuz? Yalnız değilsiniz. Cihazlarınız aslında kötü alışkanlıklarınız mı?
Ne sıklıkla telefonunuz olmadan bir yere gidiyorsunuz? Ve telefonunuzun çekmediği bir yere gittiğinizde kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Dürüst olalım, çoğumuz sevdiğimiz cihazlarımız elimizin altında olmadan bir yerlere gitmenin çok fazla strese neden olduğunu kabul ederiz. İstatistikler de bunu gösteriyor: araştırmalar, dijital cihazsız kalma korkusu diğer bir adıyla nomofobinin %90’ımızdan fazlasını etkilediğini gösteriyor!
Peki akıllı telefonlarımız neden daimi yol arkadaşımız haline geldi? Cihazlarımız ve uygulamalarımız çevrimiçi ortamda daha fazla zaman geçirmemiz için bizi kandırıyor mu? Gelin, dijital yardımcılarımızın bizi fark edebileceğimizden çok daha fazla şekilde ekrana bağlı tutmak için nasıl tasarlandıkları ve cihazlarımıza sağlıksız bir şekilde bağlanmanın kişisel gizliliğimiz ve güvenliğimiz için ne tür etkileri olabileceğine birlikte bakalım.
Neden bağımlı olduk?
1. Kolaylık
Dünya genelinde yaklaşık yedi milyar akıllı telefon bulunuyor ve bu rakam 8 milyarlık küresel nüfusun yaklaşık %85’ini oluşturuyor. Bir akıllı telefonun yapabileceği farklı işlevleri düşündüğünüzde, bu kadar popüler olmaları pek de şaşırtıcı değil. Piyasadaki çok sayıda uygulama sayesinde, bu avuç içi büyüklüğündeki cihaz günlük hayatınızın stresini basitleştirebilir, can sıkıntısını ortadan kaldırabilir ve sizi bağlantıda tutabilir. Hatta yapay zekayı kullanarak telefonunuzdan romantik bir ilişkinin tamamını yaşayabilirsiniz!
Mobil oyunlar, uzun tren yolculuklarında ve tek başınıza geçirdiğiniz sessiz gecelerde kötülerle savaşarak, bulmacaları çözerek ve puan toplayarak kendinizi eğlendirmenizi sağlayabilir. Fitness uygulamaları ise “yeni yıl yeni ben” hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olabilir. İlerlemenizi takip edebilir, yeni egzersizler keşfedebilir ve koşuya çıkmanın pek cazip gelmediği (ve çikolata dolabının daha cazip geldiği) günlerde motivasyon kazanmanızı sağlayabilir.
Liste gerçekten sonsuz… Ve bu da sorunun bir parçası. Neden bu güçlendirici araçları daha zinde olmak, daha güçlü bağlantılar kurmak ve o uzun, zorlu yolculukları daha keyifli hale getirmek için kullanmak istemeyelim ki?
Ancak farkında olmadığımız şey, bu uygulamaların daha fazlası için ekranlarda kalmamızı sağlamak üzere tasarlanmış belirli özelliklere sahip olduğudur. Ortalama bir insanın her gün akıllı telefonunda üç saatten fazla zaman geçirdiği düşünüldüğünde, uygulama kullanımımız gerçekten faydalı olanın ötesine geçiyor olabilir.
2. Sonsuz içerik akışı
Dijital alanınızda neler olup bittiğini görmek için ‘hızlı bir kontrol’ olarak başlayan şey, içeriklerde kaybolmanıza neden olabilir. Diğer haberler, gönderiler ve ilgi çekici videolar, ilginizi canlı tutmak için siz ekranınızı kaydırdıkça otomatik olarak görünür. Daha fazlasının yüklenmesini beklemeden, kolayca zamanın nasıl geçtiğini anlamayabilirsiniz.
Ve gördüklerinizin daha önce etkileşimde bulunduğunuz gönderilere ve içeriğe benzer olmasını sağlayan şaşırtıcı algoritmalarla, o gün gördüğünüz yedinci ‘aptalca davranan köpekler’ makarası olsa bile kendinizi ekrana bakmaktan alıkoyamayabilirsiniz. TikTok ile ortalama bir kişinin uygulamada günde 90 dakika geçirmesi bunun kanıtı sayılabilir.
3. Anlık memnuniyet
İnternette paylaştığınız bir şey takipçilerinizden çok sayıda “beğeni” ve “yorum” aldığında hissettiğiniz o sevince muhtemelen aşinasınızdır. Ve bu duygu sizi daha fazlasını istemeye teşvik eder. Bu sosyal onay, beyinde dopamin (zevk hormonu) salgılayarak belirli davranışları güçlendiren karmaşık bir ağ olan ödül sistemini tetikler.
Bu dopamin salınımını çikolata yemek ya da alışveriş yapmak gibi başka şeylerden de alırsınız, bu yüzden bir torba dolusu ikramı yiyip bitirebilir ya da kredili mevduat hesabınıza sızabilirsiniz (eğer siz de böyle iseniz internetten alışveriş yaparken nasıl güvende kalacağınıza şuradan öğrenebilirsiniz). Aynı heyecanı banka hesaplarınızı ya da yeni diyetinizi bozmadan cihazınızda yaşayabilecekken neden yapmayasınız ki?
4. Durmak bilmeyen bildirimler
Koşu takip cihazınızı bir süredir kullanmıyor musunuz? Endişelenmeyin, uygulamanız rakibinizin sabah koşusundaki en son rekorunu size bildirecektir. Bu bildirim cihazınızda belirdiğinde, onu daha fazla keşfetmek isteyeceksiniz. Ve sonra, FOMO’dan (Fear of Missing Out) kaçınmak için daha sonra kendi koşunuzu takip etmek ve karşılaştırmak için uygulamaya geri döneceksiniz.
Bildirimler, bu durumda olduğu gibi bir dereceye kadar sağlıklı alışkanlıkları teşvik edebilirken, diğer durumlarda, örneğin arkadaşınızın yeni bir Instagram hikayesi yayımladığını belirten bir bildiriminin açılması, sizi içerikte gezinerek saatler kaybettiğiniz o dopamin geri bildirim döngüsüne geri götürebilir.
5. Kaçış
İster en son dizileri art arda izlemek ister en sevdiğiniz tatil beldesinin fotoğraflarında kaybolmak olsun, akıllı cihazların günlük stresten kaçmak için heyecan verici bir portal sunduğu inkâr edilemez. Günün getirdiği olumsuz duygulardan kurtulmanızı, daha fazla dopamin salınımını (ve buna eşlik eden neşeyi) uyarır ve bu da kaçışınızı daha da kolaylaştırabilir.
Bu durum bazı insanlar için kafa dağıtmak ve stres atmak için iyi hatta gerekli olsa da gerçek hayattaki heyecanları kaçırdığınız, konsantre olmakta zorlandığınız ve daha az üretken olduğunuz bir aşamaya geldiğinizde durumunuzu gözden geçirmenizi gerektirebilir.
Nomofobinin tehlikeleri
Artık cihazlarınıza neden bu kadar bağlı olabileceğinizi biraz daha iyi anlıyorsunuz, peki bu durum genel sağlığınızı ve refahınızı nasıl etkileyebilir?
1. Kaliteli uyku eksikliği
“İnternet ile bağlantınız koptuğunda” hissedebileceğiniz endişe ve strese ek olarak (ki bu zaten uyku kalitenizi etkileyebilir) cihazınızın yaydığı mavi ışık, sizi uykuya dalmaktan sorumlu hormon olan melatonin üretiminizle ciddi şekilde oynayabilir. Geç saatlere kadar ekranda kalıyorsanız, sağlıklı bir bağışıklık sistemi, bilişsel işlev ve dürüst olalım, genel olarak iyi bir ruh hali için hayati önem taşıyan ve ihtiyacınız olan yüksek kaliteli dinlenmeyi kaçırabilirsiniz.
2. Sosyal izolasyon
İronik bir şekilde, telefonlarımızdaki çok sayıda sosyal medya uygulaması bizi gerçek hayattaki ilişkilerimizden uzaklaştırabilir. Bir düşünün, arkadaşınızla öğle yemeği için dışarı çıktığınızda telefonunuz önünüzde, masada mı duruyor? Ve bildirimleri kontrol etmek için her dakika ona mı bakıyorsunuz?
Bu, öğle yemeği randevunuza tam olarak katılmadığınız ve daha fazla güçlenmenizi ve bağlantı kurmanızı sağlayacak önemli beden dili göstergelerini kaçırdığınız anlamına gelebilir. İş yerinde zor bir dönemden geçen, eski sevgilisi için ağlayan ya da sadece hasret gidermek isteyen arkadaşınız, ona az ilgi göstermenizden memnun olmayabilir. Çevrimiçi ve çevrimdışı sosyal alanlarınızı dengelemek zordur, özellikle de bu bildirimler gelmeye devam ederken.
3. Azaltılmış konsantrasyon süresi
Sürekli bildirim akışı, anında tatmin ve cihazların hızlı doğası, dikkat süremizin azaldığı anlamına geliyor. Neden 20 saniyelik bir video özeti izlemek varken iki sayfalık bir belgeyi okuyalım ki? Akıllı telefonlar ve cihazlar hem çevrimiçi hem de çevrimdışı olarak bilgiyi tüketme şeklimizi değiştiriyor. Bu durum, gerçek dünyada iş veya eğitim ortamlarında üretkenliğin azalmasına yol açabilir.
Yani, artan anksiyete, uyku bozukluğu, azalan konsantrasyon… kulağa pek olumlu gelmiyor. Ancak cihazınız avucunuzun içinde bir kaçış, eğitim, eğlence ve daha fazlasını sunabildiği için aslında her şey dengeyi bulmakla ilgilidir.
Peki ya gizliliğiniz ve güvenliğiniz?
Unutmayalım: Teknolojinize olan sağlıksız bir bağlılık, sonuçta kişisel güvenliğinizi ve gizliliğinizi ihmal etmenize ve düpedüz riskli çevrimiçi davranışlarda bulunmanıza neden olabileceğini düşündürmeli.
Öncelikle, yorgunsanız ve odaklanmakta zorlanıyorsanız, gelen kutunuza ikna edici ancak kötü niyetli bir mesaj geldiğinde tıklamadan önce düşünmeme veya tercih ettiğiniz sosyal medya platformlarında fazla bilgi ifşa etme olasılığınız daha yüksektir. Doğru önlemleri almadan ücretsiz Wi-Fi ağlarını kullanmak gibi başka durumlarda da gardınızı düşürebilir ya da çevrimiçi hesaplarınızın çoğunda aynı parolaları kullanmaya daha yatkın olabilirsiniz. Aynı şey, en son çıkan TV şovuna ücretsiz erişim vaat eden şüpheli bir uygulamayı indirmek için de geçerlidir. Ve liste uzayıp gidebilir…
Ayrıca, çocuklar ve gençler çevrimiçi dünyanın tehlikelerine karşı daha da savunmasızdır, bu nedenle bir ebeveynseniz kendi davranışlarınızın sağlıklı bir teknoloji kullanımı modeli oluşturduğundan emin olmak isteyebilirsiniz. Çocuklarınızla sağlıklı dijital alışkanlıklar hakkında konuşmanın yanı sıra, çocuklarınızın bağlantılarından güvenli ve kontrollü bir şekilde en iyi şekilde yararlanmalarını sağlayan sınırlar belirlemenize yardımcı olması için ESET Ebeveyn Kontrolü‘nü kullanabilirsiniz.
Ailenin tüm üyelerinin korunmasına yardımcı olmak için ESET Mobile Security, nereye giderseniz gidin (çevrimiçi dünyanın çekiciliğinin karşı konulamayacak kadar güçlü olduğu zamanlar da dahil olmak üzere) cihazlarınızın ve çevrimiçi dünyanızın korunmasını sağlamak için 30 yılı aşkın deneyim ve araştırmaya dayanarak oluşturulmuştur.